{ "title": "Dna", "image": "https://www.dna.gen.tr/images/Dna-72.jpg", "date": "20.01.2024 16:51:14", "author": "seda yağmur", "article": [ { "article": "DNA (Deoksirobi Nükleik Asit), canlıların temel işlevlerini oluşturan bir tür nükleik asit çeşididir. Canlılığın bütün sırlarını kendisinde barındıran Dna'yı ilk olarak 1954 yılında Amerikalı James Dewey Watson bulmuş olsa da günümüz teknolojisinde hâlâ bilinmeyen yönleri fazlasıyla merak konusudur.

Dna, insan vücudunda kromozom birimlerimin içerisinde yer almaktadır. Dna'ın yarısı dişi bireyden gelirken yarısı erkek bireyden gelir. Çift sarmal yapısıyla merdivene benzerliği tabir edilir. En önemli maddesi fosfordur. Genetik şifreler Dna 'nın şeritlerinde gizlidir. Ancak NASA'nın kurmuş olduğu bir ekip, bir bakteride fosfor yerine arsenik keşfetmişlerdir. Bu da Dna'nın yapısının yıllardır sadece arsenikten oluşur tezini boşa çıkarmaktadır.

Dna'nın ana özellikleri nelerdir?
Dna'nın üzerinde uzun yıllardır bilim adamları tarafından yapılan çalışmalar, her yeni bilgiyle gizemini korumaya devam etmektedir. Mucize kavramının kendisi olan Dna'nın içerisinde insan yaşamı için gerekli olan tüm kaynaklar bulunmaktadır. Birçok hastalığın iyileşmesinde temel taş olan Dna kullanılarak yapılan aşılar hala araştırılmakta ve birçoğu hayvanlar üzerinde uygulanmaktadır.

Viral aşılar olarak adlandırılan bu aşılardan bazıları
Dna, sadece bir hastalığın tedavisi için değil, evren üzerindeki büyük değişimleri içinde barındırdığından, günümüz teknolojisiyle büyük teoriler, belki de insan müdahalesiyle yeni bir canlı oluşumu için çalışılmaktadır. Bu nedenle, herhangi bir hastalığı önleme yönünde ciddi ilerlemeler kateden bilim adamları, mutasyona uğrayan hastalıklı genleri bulmaları durumunda, genin yapısını yeni mutasyon yöntemleriyle değiştirmeyi umuyorlar. Çünkü Dna'nın bozulan yapısı yerine kendi yapısından başka parçalar eklenerek yeni bir dizilim yaratmayı başaran 'Barbara Mcclinktock\", bunu bir mısır üzerinde yaptığı deneyle kanıtlamıştır. Dna günümüz teknolojisinde; sağlıktan, teknolojiye ve hatta hukuki alanlarda bile kullanılabilmektedir.

Sağlık alanı: Bir Çin üniversitesi tarafından geliştirilen, hamile kadının kan plazmasından alınan Fetal Dna ile Down Sendromu için test geliştirilmiştir. Bu test sayesinde, daha önceden uygulanan \"Amniyosentez' adı verilen, bebek anne karnındayken amniyo adı verilen sıvıdan iğne yardımıyla alınan, az da olsa risk faktörü taşıyan bu işlem için devasa bir gelişmedir. Artık anneler mecbur durumlarda yaptırdıkları bu testi, gönül rahatlığıyla verecektir.

Teknoloji alanında: Dna'ya has moleküller tanıma özelliği ile nanoteknolojisi geliştirilmiştir. Nanoteknolojisi kendi kendini oluşturan algoritmalardan meydana geldiği için ilerleyen zamanda daha büyük bir buluşun ana temelini oluşturacaktır.

Hukuki alanda: Adli uzmanlar, parmak izini kullanarak suçluları kolaylıkla tespit edebiliyorlar. Adli tıp kurumlarında da yine Dna'nın yardımı alınarak kesin ölüm sebebi ortaya çıkarılmaktadır. Üstelik bu sadece insanlara değil tüm canlılara uygulanabiliyor.

Dna, daha gıda gibi hayatımızın içerisinde olan her şey üzerinde etkisini göstermeye devam etmektedir. Günümüz teknolojisiyle maddenin ana yapısına hayat vermekte ve tüm hayatı organize etmeye devam etmektedir. Dünyada hiçbir bilim adamı Dnanın yerini alabilecek bir buluşa imza atamamıştır. Bu buluşlar insan Dnasına en yakın canlılar üzerinde gerçekleştirilmektedir.

Canlılar arasında insan DNA 'sına en çok benzeyen varlıklar
Dna'nın ayrıca araştırmalara göre, her 521 yılda bir yapısı bozulmakta ve bundan dolayı 5 nesil önce geçmiş olan bir Dna'nın asla geri döndürülemeyeceğini göstererek; bazı araştırmacıların dinozorların DNA yapısını tekrar dizmeye çalışmalarının mümkün olamayacağını belirtmişlerdir. Daha tam anlamıyla gizemi çözülmemiş olan Dna, yüzyıllar boyunca bu gizemini korumaya devam edecek, gizemi çözülmeyen genler, belki de bir gün insanlığa sonsuz yaşamı sunacaktır.
" } ] }